Bitkisel Takviyeler İlaç Değilse Neden İlaç Görünümünde

Bu konu herkesin kafasını kurcalıyordur; adım kadar eminim. Çünkü bitkisel de olsa aldığımız bütün gıda takviyelerinin hepsi kapsül veya jelatin içerisinde bizlere sunuluyor. Bu da ister istemez bizlerin kafasında şu soruya neden oluyor; gıda takviyesi diye alıyoruz ama bunlar ilaç olabilir mi?

Gönlünüz rahat olsun. Alıp kullandığınızı bütün gıda bitkisel gıda takviyelerinin hepsi, bitkisel karışımlardan oluşmaktadır.

Bu konuya Herbalife ürünleri üzerinden bir örnek vermek istiyorum. Herbalife'tan örnek vereceğim çünkü, ürünlerini en çok kullandığım firma bu.

Herbalife distribütörlüğü yaptığım zamanlarda bana en çok sorulan soru şuydu:

Herbalife ürünlerinin ilaç olmadığını, bitkisel karışımlar içeren gıda takviyesi olduğunu söylüyorsunuz; O zaman bu ürünler neden ilaç görünümüne sahip?

Bunun cevabını size hemen vereyim:

Herbalife ürünleri, bitkisel gıda takviyesi olmasına rağmen ilaç görünümünde olmasının nedeni, bu sayede ürünleri tüketmenin daha kolay olmasını sağlamak!

Ürünlerin toz, kapsül veya tablet şeklinde olması, onları yanınızda daha rahat taşıyabilmeniz, ihtiyacınız olduğunda hızlı ve kolayca tüketebilmeniz içindir. Bu şekilde ürünleri tüketmesi de sindirmesi de kolaydır.

Bir düşünsenize; Onca bitkisel karışımı ayrı ayrı taşıdığınızı...

İhtiyacınız olan ürünü tüketmek için tek tek uğraşıp hazırladığınızı bir düşünün!

Küçücük bir multivitamin hapından gördüğümüz etkinin aynısı, 5 ya da 10 tane meyve ve sebze karışımımdan (aslında daha fazla) hazırlamaya çalıştığınızı bir düşünün!

Ve bunu her gün yaptığınızı...

Sağlığınız için bunları hergün tüketmek zorundasınız; ve üstelik ana öğünlerin dışında.

Bugün üşenmediniz ve sağlığınız için karar verdiniz ve yaptınız. Yarında yaptınız. Hadi dediniz bugün de yapayım. Peki, ya sonraki gün?

Ne demek istediğimi anlamaya başladığınız sanırım.

Ürünlerin hap şeklinde hazır halde olması ne kadar da iyiymiş değil mi?

Ölümden Korkmak İçin Bir Sebep Var Mı?

Neden ölümden korktuğumuza gelmeden önce, size bir kaç şey anlatmak istiyorum. Her ne kadar yaşadığımız dünyayı kendimize göre belirli bir kalıba sığdırmaya kadar çalışırsak çalışalım, bunu ne biz başarabiliriz ne de evren buna müsaade eder. Dünyadaki her canlı her ne kadar birbirinden farklı olsa da özünde bir ve yine özünde birbiri ile bağlıdır. Bu yüzden yaşadığımız her olay karşısında verdiğimiz tepkiler, diğer tüm canlılar ile hemen hemen aynı ama bizi diğer canlılardan ayıran ufak bir özelliğimiz var; o da beynimizin biraz daha gelişmiş olması. Bunun dışında hissettiğimiz tüm duygular hemen hemen aynı.

Bu yazımda değinmek istediğim tek şey onca duygunun arasından sıyrılan, canlıların tamamına aynı hissi yaşatan ve yine kendine karşı hissettirdiği şey yine kendi olan "korku" duygusu. Bu duygu bizi çoğu durumda kurtarır ama çoğu zamanda daha çok dibe batmamıza sebep olur. Kendi içinde bile çeşitli alanlara ayrılan bir duygudur bu.

Mesela sen karanlık ortamlardan korkarsın, bir başkası ise köpekler tarafından ısırılmaktan. Sen kapalı veya dar alanlarda sıkışıp kalmaktan korkarsın, o ise yüksekten. O yüzdendir ki her insanda korku kişinin kendi karakterine, kendi düşünce kalıbına göre değişiklik gösterir.

Onca farklı duygunun içinde bizi tüm canlılarla bir yapan o korku duygusu, bizi tek bir şeyde yine tüm canlılar ile bir kılıyor; o da ölüm korkusu! Korku duygusu her ne kadar kişiye göre farklılık gösterse de tüm canlıların ortak korkusu yine ölüm korkusudur! Öyle değil mi? Belkide değildir. Belkide insanın haricindeki diğer hiçbir canlı ölüm korkusu, daha doğrusu ölüm kaygısı yaşamıyordur. Belki onlar ölüm denen şeyin ne olduğunu bile bilmiyordur.

Bugüne kadar maymun ya da şempanze türlerinin haricinde hiçbir canlının ölüm kavramını bildiklerine dair bir bilimsel açıklamaya rastlamadım. Bayağı bir zaman önce okuduğum bir bilimsel makalede, sadece bazı maymun ya da şempanze türlerinin, kendi türlerinden biri öldüğünde bunu anlayabildiğini ve bir süreliğine yas tutabildiğini öğrendim. Fakat, bunun haricinde diğer başka hiçbir canlının ölüme karşı bir şey hissettiğini kanıtlayan bir şeyle karşılaşmadım.

Her ne kadar karşılaşmasam da kedi, köpek ve evcil olarak beslenebilecek diğer canlıların da ölümü hissedebildiğine inanıyorum. Çünkü bununla ilgili haber veya olaylarla bir çok kez karşılaştım. Bunun haricinde diğer hiçbir canlının ölüm korkusuyla yaşadığına dair hiçbir kanıt yok.

Peki bizler neden ölümden korkuyoruz?

Bizler ölümden korkarız; çünkü onun ne olduğunu bilmeyiz. Ölüm hakkında bildiğimiz her şey bugüne kadar diğer insanların bize anlattığı şeylerden ibaret. Hiç bir insanın ölümü deneyimleme gibi bir imkanı olmadığı içinde, biz asla onun tam olarak ne olduğunu bilemeyeceğiz...

Her şeyde olduğu gibi bunda da yine bilmediğimiz için korkuyoruz. Belkide teknoloji, ölen bir insanın ne yaşadığını ne hissettiğini bize gösterebilecek kadar gelişir. Bu sayede bizde ölümün ne olduğunu ve ondan korkmamayı öğrenebiliriz.

İtiraf edelim; ölümden korkuyoruz. Hemde çok korkuyoruz. Çünkü onun ne olduğunu bilmiyoruz. Eğer bilseydik korkmazdık! Öyle değil mi?

Herbalife'a Gerçekten İhtiyacımız Var Mı?

Günümüzde sağlıklı beslenmenin zor olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Yediğimiz gıdalardan eskisi gibi fayda göremediğimizi de... Tükettiğimiz meyve ve sebzelerin, bedinimizin ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri karşılayamadığı şu dönemde dışarıdan vitamin ve mineral takviyesi almamız şart!

Şimdi sizden ciddi anlamda çevrenizde tanıdığınız tüm insanların arasında kaç tanesinin, en az bir kere de olsa vitamin desteği kullanıp kullanmadığını hatırlamanızı istiyorum.

Oldukça fazla öyle değil mi? Bugüne kadar tanıdığımız insanların yarısı ya hastalıklarından kurtulmak için ya da daha sağlıklı ve daha zinde olabilmek için gıda takviyesi alıyor. (Spor yapanlar hariç)

Görünen o ki vitamin takviyesine ciddi anlamda ihtiyacımız var. Ama bunun içinde sağlam bir firmaya ve sağlam ürünlere; işte bu yüzden Herbalife Nutrition tercih edebileceğimizin en iyisi..

Herbalife İnternational Nedir?

Herbalife, 1980 yılında Mark Hughes tarafından kurulan, Amerika menşeili dünyanın en büyük doğrudan satış firmalarından biridir. Bu firma, alanında uzman bilim adamları tarafından üretilen öğün yerine geçen shake'leri, sağlıklı atıştırmalıkları, vitamin ve mineral takviyelerinin haricinde diğer takviye edici gıdaları ve piyasanın en sağlam kişisel bakım ürünlerine sahip olan ve bu ürünleri 93 ülkede ihtiyacı olan insanlarla ulaştıran ve bunu dünyanın dört bir yanında bulunan bağımsız Herbalife üyeleri ve distribütörleriyle gerçekleştiren global beslenme şirketidir.

Herbalife İnternational'ın misyonu, hem sağlıklı ve doğru beslenme için hemde daha aktif bir yaşam için gereken ürünleri insanlara sunmak. Bunu yaparkende insanlara ek iş fırsatı sunmaktır.

Ayrıca aralarında uluslararası futbol yıldızları Cristiano Ronaldo ve Zlatan İbrahimoviç'in de bulunduğu dünya çapında bir çok sporcunun ve takımında global beslenme ortağıdır. Herbalife, her fırsatta tüm dünyada sponsorluğunu üstlendiği bir çok sporcunun kendi ürünlerini kullanıyor olmalarından gurur duyduklarını dile getirir.

Herbalife firması hakkında daha detaylı bilgi almak için benimle iletişime geçebilirsiniz.

Ülkemizde Bir şeyleri İspatlama İsteği

  Ülkemizde çok sık rastlanan durumlardan biri de, bir şeyleri ifşalamak isteği. İnsanların içerisinde hiç durmayan bu istek, bir şeyleri ispatlamak, bir programı tüm kanıtlarıyla ortaya koymak vs. Sosyal medyada en sık karşılaştığım haberlerin başında gelmeye başladı. X yarışması gerçeği, x programında şok, x programı böyle yapıyor, x programı şöyle yapıyor...

   Adamlar yemeyip içmeyip, takipçi kazanmak, kendini tatmin etmek gibi saçma sapan duygulardan dolayı çeşitli sunumlar hazırlıyor. Bunları bize x programı gerçekleri diye sunarken attığı başlığı da oldukça bomba bir şekilde seçmekten geri kalmıyor.

  Tabi ki sahtekarlık yaparak, insanları kandırarak para kazanmayı hedefleyen programlara bende sonuna kadar karşıyım ancak bunların bu hatalarını gözler önüne sokarak kendini bir yerlere getirmeye çalışan insanlar da bu sahtekarlardan farksızdır. Madem yapılan işi beğenmiyor, ifşalıyorsan bunun üzerinden prim kasmaya hiçte gerek yok. Düzgünce yap, gizli bir kimlikle yap, ama ülkemizde son zamanlarda yapılan her iş para kazanmak için yapıldığı için bu da böyle devam eder.

  Bu olaylara birkaç misal vermek istiyorum. Adam evlilik programlarını ifşa etmek amacıyla, instagram, facebook, twitter vs. sosyal medya hesaplarını kullanıyor. Bu hesaplarda paylaşımlar yapıyor ve olayların kurmacalığını, kişilerin gerçek yüzünü bizlere gösteriyor. Ancak içini deki o garip duyguyu tatmin etmek için, belirli bir beğeni sayısını, takipçi arttırma amaçlarını kendine ilke ediniyor. Belli bir süre sonra bu yaptığı işleri kazanca dönüştürmenin yollarını, kanserin tedavisini arayan bilim adamları edasıyla arıyor. Madem bu işi yapanlardan tiksiniyor, onların önünü kesmek istiyorsun o zaman bu işi yapanların üstünden maddi bir kazanç sağlamaya çalışmayacaksın.

  Sabahtan akşama kadar Survivor izler ancak dışarıda farklı olduğunu kanıtlamaya çalıştığı için Survivor'un düzmece olduğunun ilan edip çevresindekileri buna inandırır. Daha birçok program için durum böyle.

Maalesef ülkemizde çoğu insan işini sahtekarlıkla yürüttüğü için bunun önüne geçemiyoruz ancak sizler bunları eleştirerek daha da gündeme gelmesini sağlıyorsunuz. Bu sahtekarlara verilecek en iyi cevap reytingi hak edene kazandırmak olacaktır.

  Şimdi sizler doğal olarak bana şu soruyu sorabilirsiniz ; Bunların yaptıklarını gün yüzüne çıkarmak suç mu  ? Bende sizlere şöyle söylemek istiyorum.

- Ya bu işi yapanları izlemeyecek, onlara reyting kazandırmayacak, kitle oluşturmayacağız
- Ya bunları gerekli yerlere şikayet ederek, yayından kaldırılmasını sağlayacağız
- Ya bunların ismi üzerinden prim sağlamayacağız.

  Zaten benim fark ettiğim ve bu olayda en çok kızdığım nokta da, eleştiren kesim bu işleri en fazla takip eden kesim olması. Sonuç olarak dediğim yollar ile bunlara gerekli cevapları vereceğiz. Dürüst olabilirsiniz, eğer hoşunuza gidiyor ise bu tür programlar, her şeyi olduğu gibi kabullenip izlemeye devam edeceksiniz.

Bir arkadaştan...

İnsanları Kolayca Etkileme ve İkna Etme

Bazen, sebebini bilmediğimiz bir şekilde daha önce hiç tanımadığımız bir insandan etkileniriz. O insanın kim olduğu ve ne yaptığı fark etmez; sonuçta bizi etkilemiştir. Belki söylediği bir söz, bizim düşüncelerimizle tam olarak aynıdır. Belki, yaptığı bir hareket bizimde normalde yaptığımız, alışkanlığımız olan bir harekettir. Belki de bizim sahip olmak istediğimiz ama henüz sahip olamadığımız bir şeye sahiptir. Belki de bizimle aynı hareketleri yapıyor, aynı sözleri söylüyor, aynı şekilde konuşuyor veya bizde olan herhangi bir şeyi aynı şekilde yapabiliyordur.

"En çok hoşlandıklarımız, kendimize en çok benzettiklerimizdir."

İnsanlar, en çok kendine benzeyen insanlarla birlikte olmak ister. Aynı düşünceye sahip insanlar bir arada olmaya özen gösterir. Kendi fikirlerine ve düşüncelerine uymayan insanlardan kaçınmaya çalışır. Tabii, bu herkes için geçerli olmayabilir; bazı insanlar sırf meraklı oldukları için kendisine benzemeyen insanları tercih edebilir. Yeni şeyler öğrenmek, yeni insanlarla tanışmak veya içinde bulunduğu toplumun kendine biçtiği rollere karşı çıkan insanlara ilgi duyabilir. Düşünceler ne kadar farklı olursa olsun, yine de bütün insanlar birbirlerinde ortak bir nokta bulmaya meyillidir.

Pazarlama, satış sektöründe çalışan insanlar bunu çok bilir ve kullanırlar: Müşteri ile aynı takımı tutuyor olmak, aynı memleketten olmak, aynı şeylerden hoşlanıyor olmak... Bu her zaman satışı garantiler.

Buna bakarak şunu açıkça söyleyebiliriz ki: İnsanlar, kendine benzeyenlere karşı tartışmasız olarak ilgi duyar!

Madem öyle, o zaman bizde bunu birine karşı istediğimiz bir şeyi kabul ettirmek için bir yöntem olarak kullanalım. Biz bu yönteme "İnsanları Taklit Ederek İlgi Uyandırma" diyelim. Bunu da çok basit bir şekilde yapmamız lazım ki karşımızdaki insan, onu taklit ettiğimizi fark etmesin; ama nasıl?

Bu yöntemi uygulayabileceğiniz en iyi zaman karşınızdaki insanla sohbet ettiğiniz zamandır. İlgisini çekmek istediğiniz kişiyle konuşurken, kendisine fark ettirmeden o kişinin neredeyse tüm hareketlerini (taklit edebildiğiniz kadarını) taklit edin. Sohbet esnasında bir nevi "ayna" vazifesi görün. Onun yaptığı el hareketlerini, konuşma tarzını, mimiklerini ve beden dilini taklit edin. Tam olarak birebir yapmayın. Sanki, sizde onunla aynı karaktere sahip bir insanmış gibi davranın. Bunu yaparsanız o kişi, sizi kendine yakın ve samimi biri olarak görecektir.

O kişi, yapılan taklitlerin farkında olmaz. Kendisi buna dikkat etmese de, onun bilinçaltı her şeyin farkında olacaktır. Bu taktikleri uyguladığınız an o kişinin bilinçaltı size ilgi duymaya başlayacak ve yanınızdan ayrıldıktan sonra sizinle ilgili iyi düşünecektir. Siz, bilinçli olarak o kişiyi ona çaktırmadan taklit edeceksiniz; ve böylece o kişi bunun farkında olmasa bile alt bilinç farkında olacak ve kendisine benzeyen biriyle iletişim kurduğu için size ilgi duyacaktır.

Bunu kullanın ve o an etkilemek istediğiniz ilgisini çekmek istediğiniz insanın, o farkında olmadan ilgisini çekin.

Ayna Kullanarak İnsanları İkna Et

Her hangi bir aynayı kullanarak istediğiniz bir insanı nasıl ikna edersiniz?

Çoğu zaman bazı nedenlerden dolayı birilerini ikna etmek zorunda kalabilirsiniz. Bu bir iş görüşmesi, ürün satışı ya da başka herhangi bir konu olabilir. Belkide, sadece içinde bulunduğunuz durumdan kurtulmak için bunu yapmanız gerekir. Hepimiz az çok belirli ikna yöntemlerini biliyoruz; her ne kadar yeri geldiğinde uygulayamıyor ya da unutuyor olsak da.

Hayat bize insanlar hakkında çok şey öğretiyor. Bunlardan biride bir insanı ne yaparsak yapalım öyle kolay kolay değiştiremeyeceğimiz; ama insanın yapısını bilirsek onu değiştirmeye gerek kalmadan, onu istediğimiz bir şey için kolayca ikna edebiliriz. İnsan psikolojisi hakkında ne kadar çok bilgi edinirseniz hem kendiniz hemde diğer insanlar üzerindeki hakimiyetiniz-kontrolünüz o kadar artar.

İnsanları kolayca ikna etmek için: “ayna yöntemi”

Bu yöntem genelde kapalı mekanlarda uygulayabileceğiniz basit bir yöntem. Herhangi birini ikna etmek istiyorsanız o kişiyle iletişim halindeyken çevrenizde büyük bir ayna varsa, konuşmanızı o kişiyi aynanın karşına alarak yapmaya çalışın.

Bunu yaptığınızda karşınızdaki kişi kendini aynada görmek zorunda kalacak ve bu yüzden tüm dikkati kendi dış görünüşüyle alakalı endişelerinden dolayı dağılacaktır. Endişe hisseden bir insan içgüdüsel olarak zarardan kaçma eğiliminde olur. Bu nedenle sizinle tartışmak yerine oradan bir an önce uzaklaşmayı isteyecektir. Buradaki asıl amaç karşınızdaki insanı kendisiyle ilgili endişeye sürüklemek.

Çünkü: Bulunduğu mekanda dış görünüşüyle ilgili tedirginliği veya endişesi olan bir insan, sizin ondan istediğiniz herhangi bir şeye olumlu cevap verecektir.

Gördüğün Rüyayı Kolayca Hatırlamak İstiyor Musun?

Rüyalarımızı neden hatırlayamıyoruz. Ne oluyor da az önce gördüğümüz rüyayı bir türlü hatırlayamıyoruz. Uyanmadan önce gördüğümüz onca rüyanın öyle bir anda aklımızdan uçup gitmesine sebep olan ne?

Aslına bakarsak rüyalarımızı unutmuyoruz, kolayca hatırlayabiliyoruz; ama uyanmadan hemen önce gördüğümüz rüyayı.

Bir rüya uyandığımız andan çok daha önce sona ermişse bu rüyayı hatırlayamıyoruz. Bunun nedeni, uzun süreli hafızalar oluşturmamızı sağlayan beyin yetimizin uyku anında pasif olması. Bu yüzden de en son görülen rüyanın haricindeki diğer tüm rüyaları unuturuz. Hatırlamaya en uygun olan rüyalar beynin ve vücudun canlanmasına ve bizi uyandırmaya daha yatkın olan rüyalardır. Beyin uyandıkça, uzun süreli hafıza aktif hale gelmeye başlar. Eğer, bir rüyadan fırlayarak uyanırsak, bu rüyayı hatırlama olasılığımız çok daha yüksektir.

Gördüğümüz rüyanın duygusal içeriği ve mantıksal tutarlılığı da rüyalarımızı hatırlama konusunda etkilidir. İçeriği berrak ve bir hikaye çizgisi izleyen rüyalar, mantığı daha az olan rüyalara kıyasla, çok daha kolay hatırlanır.

Peki, rüyalarımızı unutmamak ve kolayca hatırlamak için ne yapmalıyız?

Uyandıktan hemen sonra dikkatimizi çeken herhangi bir şey, rüyalarımızı hatırlama konusunda bize engel olabilir. Eğer gördüğümüz rüyayı uyandığımızda hatırlamak istiyorsak, uykuya dalmadan önce düşündüğümüz son şey “rüyamızı hatırlamak istediğimiz” olsun.

Ayrıca, baş ucunuzda bir defter ve bir kalem bulundurmak, uyandığınızda hatırlayabildiğiniz tüm görüntü ya da hisleri not etmek, rüyalarınızı hatırlamada ve kendinizi bu konuda geliştirmede size yardımcı olacak en basit ve en etkili yöntemlerden biridir.